“Alex’in kafasında Fenerbahçe var”

Gençlerbirliği Teknik Yöneticisi Mert Nobre, Alex de Souza’nın niyetinde sarı-lacivertli toplulukta misyon almak olduğunu söyledi.

Mert Nobre, yaptığı açıklamada, 2004-2006 yıllarında Fenerbahçe’de birlikte forma giydiği eski kadro arkadaşı Alex de Souza’nın süper bir futbol aklının olduğunu belirtti.

Alex’in meslek planı hakkında da görüşünü aktaran Nobre, “Alex’in başında Fenerbahçe var. Tahminen bir teklif gelir. Alex kursa başladı, lisansını aldı. Ne vakit olur, fikrini bilemiyorum. Bunu yalnızca kendisini bilir. Alex değişik bir oyuncuydu. İnanılmaz akıllı bir oyuncu. Her maçta en az 4-5 net durum hazırlar. Herkesi olağan olarak görürsek, Alex ekstraydı. Çok akıllı bir futbolcuydu.” sözlerini kullandı.

Türkiye’de attığı gollerle hafızalara kazınan Mert Nobre, Fenerbahçe formasıyla Ali Sami Yen Stadı’nda Galatasaray’a karşı kaydettiği golü unutamıyor.

Ali Sami Yen Stadı’nda 27 Kasım 2005’te oynanan maçta Fenerbahçe’nin 1-0 kazanmasını sağlayan tek golü attığını hatırlatan Brezilya asıllı teknik adam, “Çok gol attım ancak en unutulmazı, Fenerbahçe formasıya Galatasaray’a Ali Sami Yen Stadı’nda attığım goldü. Mondragon’un üzerinden aşırtmıştım. O golü unutamıyorum.” diye konuştu.

Nobre, mesleği boyunca en zorlandığı kalecinin ise Rüştü Reçber olduğunu aktardı.

“Çalışmaktan en fazla keyif aldığım teknik yönetici Denizli’ydi”

Nobre, Türkiye’de çok fazla teknik adamla çalıştığını lakin Mustafa Denizli’nin kendisinde başka yeri olduğunu lisana getirdi.

Beşiktaş devrinde Denizli’yle çalıştığını hatırlatan genç teknik adam, “Türkiye’de çalışmaktan en fazla keyif aldığım teknik yönetici Mustafa Denizli’ydi. Beşiktaş’ta birlikte çalıştık. Çok rahat, inanılmaz rahat bir teknik adam. Fenerbahçe’de Daum inanılmaz disiplinliydi. Ben de disiplini çok severim. Zira 30 kişiyi yönetiyorsunuz ve disiplin çok değerlidir. Ortalarından birini tercih etmem gerekirse, ‘Mustafa Denizli’ derim. Onunla çalışmak inanılmaz keyifliydi.” açıklamasını yaptı.

Teknik yönetici idolü olarak vatandaşı Vanderlei Luxemburgo’yu gösteren Nobre, “20 yaşında Cruzeiro’da onunla çalıştım. Çok iyi bir teknik adam, inanılmaz taktik dehası var. Alışılmış ki Pep Guardiola, Jose Mourinho… Bunları da örnek alıyorum. İnşallah kısa vakitte ben de birebir meslek yolundan giderim. Biz Brezilyalılar için Luxemburgo diğerdir. Guardiola’nın, Mourinho’nun bir sistemi var fakat Luxemburgo onların sistemini 10 sene evvel bulmuştu. Marcelo Bielsa’yı da çok severim. Bence o da inanılmaz bir hoca.” formunda konuştu.

Nobre, “Siz nasıl sistem belirlemeyi düşünüyorsunuz? sorusuna ise gülerek, “Başka sistem, yeni sistem. Türkiye’dekinden biraz farklı bir sistem. Sürpriz.” yanıtını verdi.

Türk pasaportu olduğunu hatırlatan Nobre, genç teknik yöneticilerin ülke futboluna dahil olduğunu da vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Futbolculuk dönemimde A Ulusal Grup’tan davet bekledim fakat olmadı. İleride orada teknik yöneticilik olur mu? Her şey olabilir. Çok uzun bir yol bu. Natürel şu an ulusal ekip düzeyine hazır değilim lakin tahminen 5 sene sonra olabilir. Volkan Demirel, Sabri Sarıoğlu, Selçuk İnan, Hükümran Korkmaz… Antalya’da bir arada kurstaydık. Bu nesil bence çok iyi. İnşallah kısa vakitte herkes başarılı olur. Orada 15 gün eğitim aldık. Yeni kuşakla apayrı bir sistem geliyor. Daha iyi olacak.”

Futbolculuk periyodunda kıymetli bir santrfor olan Nobre, son yıllarda iyi forvet bulmanın zorlaştığına dikkati çekerek, “Türkiye’de golcü sorunu var. Yeni nesilde iyi golcüler geliyor. Örneğin bizim burada 17 yaşında Baran (Başyiğit), 19 yaşında Gökhan (Altıparmak) var. Geçen sene TFF 1. Lig’de Bursaspor’da Kubilay Kanatsızkuş çok iyi oynadı. Kısa vakitte 5-6 potansiyelli santrfor çıkar Türk futbolunda. Artık Burak Yılmaz, Cenk Tosun var. Öteki da güç, sayamıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’yi çok sevdiğini de anlatan Nobre, “Türkiye inanılmaz bir ülke. İnsanı sıcak kanlı. Fenerbahçe vaktinde çok kolay adapte oldum. Herkes bana, ‘Nasıl bu kadar çabuk adapte oldun?’ diye soruyordu. Zira Brezilya insanına benziyorlar. Yaklaşık 16 yıldır Türkiye’deyim. Mersin, Kayseri, Erzurum, Hatay… Bir çok yere gittim. Bu ülke benim hayatıma inanılmaz şeyler kattı. Ben geldiğim vakit 22 yaşındaydım. Türkiye benim hayatım için inanılmaz değerli.” diyerek kelamlarını tamamladı.