“Öğrenmek isteyen varsa gelsin”

Fraport TAV Antalyaspor Teknik Yöneticisi Ersun Yanal, Üstün Lig’in 28. haftasında 4 Mart Perşembe günü deplasmanda Fenerbahçe ile yapacakları maçta kendilerine güvendiklerini ve şampiyonluk yarışındaki gruplarla oynadıkları maçların sonuçlarının ortada olduğunu söyledi.

Ersun Yanal, Muhteşem Lig’de bu hafta sarı-lacivertli grupla yapacakları müsabakayı ve Fenerbahçe’nin başındaki devrini değerlendirirken, hakkında yapılan tenkitlere de karşılık verdi. Yanal, Antalyaspor ile Avrupa kupalarında gayret etmek istediğini de açıkladı.

Tecrübeli teknik adam, Fenerbahçe müsabakasına hazır olduklarını belirterek, “Her maç birebir, her maçın senaryosu farklı. Her maçın kendine nazaran bir senaryosu var. O gün maçta kim oynayacak, kim oynamayacak? Cezalı yahut sakat oyuncu var mı? Bilmiyorum. Fenerbahçe için de tıpkı şey geçerli. Onların gideceği yer de belirli. Rakibimizin nasıl oynayacağı da belirli. Hiçbir sonuç sürpriz değil. Şampiyonluğa oynayan kadrolarla yaptığımız müsabakalar da ortada. Her gruba karşı oyun stratejimizi kabul ettireceğimiz ve kabul ettireceğimize inandığımız bir oyun oynuyoruz. Her maçta rakibimizle bu çabayı yapacağımızı düşünüyorum. O maçta da tıpkı biçimde rakibimizle her türlü uğraşa hazırız ve kazanabilecek düzeydeyiz. Kaybetmeyecek düzeydeyiz. Hiç kimse kusura bakmasın biz kazanmak için her şeyi yapıyoruz.” tabirlerini kullandı.

“Şampiyon olduğumuz bir ekip. Şampiyon olduğum bir ekip. Bunu yaparken çok değerli sonuç aldığımız bir kadro. Elbette ki büyük bir topluluk. Bence Fenerbahçe, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü. Kendi dinamikleri, kendi özel zorlukları ve kolaylıkları olan bir yer. Orası farklı bir kulvar, farklı kulvarda çalıştığın birçok iş arkadaşın var, topluluk çok büyük, beklentiler çok fazla. Onun idare formuyla burası farklı. Fenerbahçe’de sonuç haricinde birçok şeyde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. En azından orada bulunmak da muvaffakiyettir lakin Fenerbahçe’de başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Bugünkü gerçekleri ortaya koyacak olursak, o günkü zorluklar ve kaidelerle ilgili çalışılan birçok bahis zorluktu. Transfer zorluğu vardı, transfer yasakları vardı. İdare problemleri, herkesin önünde farklı boyutta tartışılabilen farklı bir mecraydı. Biliyorsunuz. O periyot kendine özel bir periyottu, bugünkü devir kendine özel bir periyot. O grupları kendine özel periyotlarla kıyaslamak gerek. Ben Fenerbahçe, Trabzon, Trabzon, Fenerbahçe serisiyle uzun bir müddet vazife yaptım. Kolay yerler değil. Birebir biçimde Anadolu’daki kadrolar da kolay değil fakat buralar çok özel yerler. Çok büyük tecrübe kazandım. Yapabileceğim çok şey var, yapamadım. Yapamayacağım çok şey var, yaptım. İmkanlar ve imkansızlıklar eşit lakin şu bir gerçek ki bir kadro olmak gerekiyor. Şampiyonluklar ya da liderlikler kadro olmaktan geçiyor. Güzel kadro olursanız, her ekipte başarılı olursunuz.”

Antalyaspor’daki gayesini “Burada yapmak istediğim, iyi ve herkesin hürmet duyduğu bir grup oluşturmak.” kelamlarıyla ortaya koyan Yanal, “Hatayspor karşısındaki 6-0’lık hezimetten sonra ligde 11, kupada 2, toplam 13 maçlık yenilmezlik serisi yakaladınız? 6-0’dan sonra ne değişti?” sorusunu, “Çok süratli gelişti, 3-4 hafta içerisinde bu sonuca geldik. Oyuncuların birlikte oynayabileceği bir ekip oyunun, planlanması gereken bir süreç vardı. Bu kolay bir süreç değildi. Lakin 6-0 bizim için büyük bir fırsattı. Bu fırsatı iyi değerlendirdik. Aslında birtakım tenkitler de aldık, o tenkitler sorunun yanıtı. Savunma yapmak ülkemizde daima korkaklık, cesaretsizlik, kaybetmemek olarak isimlendirildi. Aslında savunma yapmak bunun tam zıddıdır. Savunma yapmak kazanmak içindir. Bugün her kadro kazanmak için savunma yapmak zorundadır. Şayet iyi savunma yapmazsanız, bugün liderliğe, şampiyonluğa ya da büyük maksatlara oynuyor dediğiniz ekiplerin savunmaları ne hallere düşüyor. Oyun disiplinini, birlikte oynamayı, ekip olarak bunu daha iyi nasıl yaparızı çalıştık.” biçiminde yanıtladı.

“Evet zira atak oynayabilmek için çok daha farklı tertiplere, çok daha farklı oyuncu profillerine gereksinim var. Oyuncuların karakterlerine ve özelliklerine nazaran bir oyun planlarsınız. Hamlesi büsbütün kendi yarı alanından rakip yarı alana iten, orada oynayan… Rakibe savunma yaptıran bir kadro olmak için farklı özelliklerde oyunculara sahip olmalısınız. Bunlar yoksa ne yapacaksınız? Oyunu kaybetmemek için değil, kazanmak için bir ekip tertipler yapmak zorundasınız. Bugün gerçek izlediğimizde aslında biz iyi savunma yapıyoruz fakat iyi de hamle yapıyoruz. Hatta yaptığımız hamlelerin birçoğundan da maharetsiz olarak geri dönüyoruz. Bu beceriyi geliştirdiğimizde çok daha farklı bir kadro olacağız. Münasebetiyle tenkitlere hürmet duyuyorum fakat biz kazanmak için daha iyi savunma yapmalıyız.”

Tecrübeli teknik adam, “Sizin için yapılan tenkitlerden biri de şuydu; ‘Ersun Yanal, Manisaspor’da çok çağdaş bir teknik adamdı, yeni teknolojiyi kullandı, derinlemesine tahliller yaptı. Ancak daha sonra kendini fazla geliştirmedi, geride kaldı.’ Bu tenkitlere cevabınız nedir?” sorusu üzerine şunları kaydetti:

“Eleştirileri yapanlar geride kalmış. O vakit iyi incelememişler, iyi izlememişler. Önemli bir grupla çalışıyoruz. Grubumuzda profesör, yüksek lisans ve doktora yapan var. Her vakit kendini geliştiren bir takım. Vestel Manisaspor’dan sonra bu grup Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Genel Direktörlüğü’nde çalıştı. Futbol Genel Direktörlüğü’nde hem eğitim dairesinde hem de futbol gelişim yöneticiliği içindeki hususları yöneten bir takım oldu. Bu grup daha sonra Eskişehirspor’a gitti, çok başarılı bir devir geçirdi. O vakit play-off’lar vardı ve play-off’lara kaldı. Uzun müddet sonra birinci sefer Eskişehirspor’u Avrupa kupalarına taşıdı. Kıymetli oyuncular çıkardı, Alper, Tarık, Veysel, Erkan transfer yaparak kıymetli bir gelir elde edildi. Sonra Fenerbahçe’ye gittik. Bir yıldan biraz fazla orada çalıştık ve Türkiye’de en erken şampiyon olan grup olduk. Akabinde iki defa Trabzon ve tekrar Fenerbahçe yaptık.

Türkiye’deki futbol gerçeklerini de göz önünde bulundurmak gerek, bugün birçok birinci var. Takımım, teknoloji ve tıbbın kullanımı konusunda birçok kuruma eğitim veriyor. Algı çok kolay bir şey, bu algıyı çok rahatlıkla yapabiliyorsunuz lakin o algıyı yapacak, o soruyu soracak ya da o hususta yorum yapacak şahısların gelip bizimle tartışmasını istiyorum. Her yerde açık. Hangi takım olursa olsun, onlara eğitim verebilecek donanıma sahip bir takımımız var. Ersun Yanal olarak bilime, bilimsel gelişmelere değer veren biri olarak kendimi bir kenara koyuyorum lakin takımıma kimsenin haksızlık yapmasını istemem. Zira onlar değerli ve bedelli. Aslında Vestel Manisaspor değil, Ankaragücü’ne dönmek gerek. Hala Ankaragücü’nde yapmış olduğumuz CD’leri izleyip, idman yapanlar var. Futbola büyük katkımız olduğunu ve olmaya da devam edeceğini düşünüyorum. Öğrenmek isteyen varsa gelsin.”

Ersun Yanal, bu tenkitlerin sebebini ise “Bugüne kadar bu tenkitlerin en büyük sebebinin bağlantı olduğunu düşünüyorum. Bağlantı konusunda sanıyorum çok geride kaldık. Bilim konusunda değil lakin bağlantı konusunda geri kaldığımızı düşünüyorum. Bu bir özeleştiri ancak bundan sonra irtibat konusunda da çok geride kalmayacağımızı düşünüyorum. Bu hususta bir adım atacağız. Daha iyi anlaşılır bir hale geleceğimizden, çok kısa bir vakit içerisinde daha iyi anlaşacağımızdan eminim.” kelamlarıyla açıkladı.

Transfer yasağı nedeniyle orta transfer periyodunda transfer yapamayan tek grup olduklarını hatırlatan Yanal, “Bu ülkede 152 ya da 156 transfer yapıldı, Avrupa’daki ortalama 24 ya da 26. İtalya’da 54 transfer yapıldı, sayılar çok acı. Biz bu sene motamot şunu söylüyoruz ‘Tüh tüh tüh bu sene çok transfer yapılmadı. Bu transfer devri çok berbat geçti, kulüplerin durumu iyi değil.’ Arkadaşlar 150’den fazla transfer yapıyoruz devre ortasında. Bu ne yapılanmayı, ne kulüplerin tertibini ne de kulüplerin vizyonunu bize anlatır. Bu yanlışsız bir şey değil. Antalyaspor özelinde, aslında isteseler çok rahat açabilecekleri bir transfer periyodu vardı. Transfer yapamamamız bence çok da iyi oldu. Esasen oynatabileceğimiz ya da ekibimize gelip oyuncularımızdan çok daha iyi olabilecek bir oyuncu yoktu.” tabirlerini kullandı.

Transfer yapamamanın yanı sıra ekipten oyuncu da gönderdiklerinin altını çizen Antalyaspor Teknik Yöneticisi, “Gerekiyorsa tekrar yollardık. Bu ekipte duruşu olan, karakterli ve bu duruşu performansıyla destekleyen oyuncular var. Genç oyuncuların oynamasına imkan sağladıkları iyi bir duruş var. Kazandık ve kazanmaya da devam edeceğiz. Diğer oyuncular da gelecek. Bugün Antalyaspor’a baktığınızda kupada yarı finale ve final maçına çıkacak bir grup ve bana nazaran ligde en az 5-6 puan eksik toplayan, 37-39 bandına çıkacak bir sırada olması gerek. 3-5 puanlık farkla hakikat bir yerde duruyoruz, durmaya da devam edeceğiz. Rakibimiz kim olursa olsun bizi yenmek çok güç. Bizi yenmek için iştahlanacak çok kadro var, bu da çok hoş bir şey. Bu oluşturduğumuz yapıyı Türk futbolunun geldiği noktayla kıyasladığımızda ben epeyce memnunum. Öncelikle oyunculara bu mevzuda teşekkür etmek istiyorum.” formunda konuştu.

Ersun Yanal, Avrupa gayesine ne kadar yakın oldukları tarafındaki bir soruyu, “Bu sene elimizde. Şu anda önümüzde duran objektif bir şey. Avrupa’da oynamalıyım, diyen iskeletimizden değerli oyuncular var. Onlar da bizi heyecanlandırıyor. Olmayabilir de fakat önümüzdeki dönemden itibaren bu grup her dönem Avrupa’da olmalı. Antalya markası Avrupa’yla anılmalı lakin bunu kendi üreterek yapabilmeli. Biz buna çok yaklaştık. Umarım Türkiye’de futbolun geldiği bu noktada hakikat ataklar, hakikat kurumsal idarelerle artık bu üzere grupların Avrupa’da yer alabileceği ortamları oluşturabiliriz. Umarım biz de bunu başaran beşerler oluruz. Benim en büyük amaçlarımdan birisi de bu.” biçiminde yanıtladı.

“Çok heyecanlandırıcı bir şey, ben de heyecanlanıyorum. Türkiye’deki muvaffakiyet kriterlerini Avrupa’daki muvaffakiyet kriterleriyle kıyaslamak da dertli. Neden? Muvaffakiyet şampiyonluk mu sizce? Bazen muvaffakiyet bir oyuncu çıkarmak, bazen muvaffakiyet altyapıdan oyuncu oynatmak, bazen muvaffakiyet o grubu orta sıralarda tutup para harcatmamak, bazen muvaffakiyet genç oyuncularıyla bir arada belli sıralamaları zorlamak. Muvaffakiyetin kriterlerini gerçek tespit etmek gerekiyor. Herkes kendi düzeyine nazaran muvaffakiyet tespit edecek. Evet bugün birtakım ekiplerimiz şampiyon olamazsa başarılı değil. Ancak birtakım gruplarımız şampiyonluğun ötesinde ürettikleri istihdam konusunda çok başarılı. Birtakım ekiplerimiz da yönetimsel olarak açık vermiyorlar, standartları var, bence başarılılar. Orada satabilecekleri genç oyuncular yerleştirebilirler mi? Bilmiyorum, tahminen düşünüyorlar. Antalyaspor özelinde burada oyuncu üretmeli ve satmalıyız. Tıpkı vakitte en azından Avrupa için yarışmalıyız. İstikrarlı ve kalıcı olmalıyız. Bunlar benim kendi hayallerim. Birtakım oyuncularımız da var, birkaç yıl içerisinde kesinlikle Avrupa’da oynamak istiyorlar, ben onların kısa bir müddette Avrupa’da oynayacaklarını düşünüyorum.”

Antalya’nın altyapı için en uygun yer olduğunu vurgulayan Yanal, “Bugün futbolda tartıştığımız en değerli bahis futbol iktisadı ve genç oyuncu sorunu. Bunların en rahat halde geliştirilebileceği ve değiştirilebileceği yer Antalya. Sahip olduğu iklim ve futbol tesisleriyle bütün bu tertiplerin yapılabileceği yer de Antalya. Aslında ben bunu düşünerek de buraya geldim. Bu imkanları Antalya’da değerlendirdiğimizde hem ülke hem de dünya futboluna değerli bir katkıda bulunmuş olacağız.” sözlerini kullandı.

Tecrübeli teknik adam, Öztürk ailesinin Antalyaspor idaresini bırakmasıyla ilgili ise “Öztürk ailesi, Antalyaspor’u destekleyen ve yöneten, futbola büyük katkı sağlayacağına inandığım bu işin değerli bir başlangıcıydı. Artık Bodrumspor’la devam ediyorlar. Öztürk ailesi bütün borçları ödeyerek Antalyaspor’u devretti. Borçsuz, hoş bir grup bıraktılar. Türk futbolu ismine onlara teşekkür etmek gerek. Bir taraftan da bunu sormak gerek. Niçin? Maalesef ülkemizde bu niyeyi sorarken, yalnızlıktan, futbolun teşvikinden, futbola yapılacak teşviklerin hakikat yönlendirilmesinden, bunun gerçek denetim düzenekleri oluşturularak yapılmasından yola çıkmak gerek. Neden? Türkiye genç nüfusuna daha fazla sahip çıkıp, spor, sanat ve kültürde değişmek zorunda. Bunlardan en değerlisi de futbol. 32 Avrupa ülkesinden daha fazla genç nüfusa sahip olan bir ülke, futbol tertibini iyi yaptığında buradan neler çıkmaz? Burada en kıymetli yer neresi derseniz, Antalya. Öztürk ailesinin bu işi bırakıp, yeni bir idarenin devraldığı günlerdeyiz. Antalya yeni bir maceraya başladı. Değerli olan kent ve ekip markasının özdeşleşeceği kalıcı bir tertip oluşturmak. Bu oluşturulduğu takdirde Antalya, turizmin olduğu üzere futbolun da cazibe merkezi olacaktır.” biçiminde konuştu.

Tecrübeli teknik adam, yeni bir idarenin vazifeye geldiğini hatırlatarak, “Antalya’da uzun vakitten beri oluşmamış bir güç birliği yapılıp, Sayın Mustafa Yılmaz başkanlığında bir idare oluştu. Çok kısa vakitte bu planlar yapılacaktır. Elbette iskeletinde genç oyunculardan konseyi bir kadro olması için çalışılacak bir süreç bizi bekliyor. Bunun çok kısa vakit içerisinde oluşacağını düşünüyorum. Şu anda bile Gökdeniz, Bünyamin, Dorukhan ve bunlara ek olacak Omar, Mevlüt, Mert üzere birçok oyuncu var. Bu oyuncuları çok kısa vakit içerisinde Türk futbolu hem tanıyacak hem de Türk futboluna katkı sağlayacak performanslarını görecek.” değerlendirmesinde bulundu.

“Örneğin Nuri Şahin, hem Türk futboluna hem dünya futboluna çok değerli katkıda bulunabilecek bir karakter. Hakan Özmert, uzun vakittir tanıyorum, 36 yaşına geldi, kıymetli bir karakter, o da çok değerli işler yapacak. Ersan Gülüm, Beşiktaş’tan sonra Avustralya’ya döndü. Bu isimlere tahminen yaşlı oyuncular olarak bakılıyor fakat tam aksisi ekipteki dinamizmi tutan, bunu kendi vizyonuyla birleştiren, daha sonra teknik adam olarak vazife yapacaklarını düşünüp kendilerini geliştiren isimler. Veysel ve Fedor da o denli. Bunları genç oyuncularla birleştirdiğimizde önümüzde çok kıymetli bir sürecin, bize hoş bir halde dönüşünü beklediğimiz bir vakit dilimi var. Hepimiz çok iştahlı ve keyifliyiz. Bu oyuncuların performansı ve ortaya koyduğu takımdaşlık örnek olacak. 13 maçlık seri bize bunu gösterdi. Galibiyet serisine birkaç maç daha ek edip daha iyi olmak isterdik ancak en azından, berabere bitirdiğimiz maçlarda kazanabileceğimizi göstermek, o çabayı yapmak çok kıymetliydi. Bunun devam edeceğini düşünüyorum. Rakiplerimizin kim olduğu çok değerli değil, bizim nasıl geliştiğimiz, nasıl değiştiğimiz ve bu değişime nasıl ahenk sağladığımız kıymetli.”

Yanal, son periyotta attığı gollerle isminden kelam ettiren kadronun genç forveti Gökdeniz Bayrakdar hakkında ise “Gökdeniz güçlü bir fiziğe sahip, aslında berbat olmayan bir tekniği ve çok iyi olan bir gol vuruş marifeti var. Dayanıklılığı çok iyi. Bunlar en değerli özellikleri. Güçlü, gol vuruşu çok iyi, bir defa çok iştahlı ve çok düzgün bir profesyonel. Önünde kıymetli bir vakit var. Zira bu tıp oyuncular Anadolu’dan geliyor. Anadolu insanımızın saflığı, paklığı, daha süratli karar verebilme özelliklerini geliştirebilecek vakte muhtaçlığı var. Gökdeniz önümüzdeki dönem çok daha farklı bir kulvara geçecek. Biraz daha oyun yorumu, oyun tekniği ve oyun zekası geliştiğinde çok daha farklı bir kulvara geçeceğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bünyamin de çok güçlü, çok farklı istikametlerde oynayabilen bir oyuncu. Doğukan, şu anda en yetenekli, tekniği yüksek bir oyuncu, onun da eksikleri var. Biraz maç eksiği var, onu tamamlaması gerekiyor. Onu tamamladığında çok öbür bir oyuncu olacak. Öbür genç oyuncular da var. İsim söylem etmek istemiyorum lakin önümüzdeki dönem ‘Ya bu oyuncu nereden çıktı?’ diyeceğiniz oyuncular var. Antalyaspor’un zati yapması gereken buydu: Altyapılar. Sedat Karabük hoca var. Çok değerli bir tertip içinde. Bu tertibi çok keyifli ve istekli yapıyorlar.

Sayın Şafak Öztürk ve idaresi bunu çok öncelikli kılmış, her şeyin önüne koymuş. Aslında Türkiye’nin en büyük muhtaçlığı bu. Çok kısa bir müddette oranın daha da gelişeceğini düşünüyorum. Antalyaspor kendi imkanları, kent ve iklim olarak da altyapısıyla Türk futboluna kazandırabileceği çok oyuncuyu barındıracak kapasiteye sahip. Bunun sonuçlarını birkaç yılda göreceğimizi umuyorum. Neden bunu söylüyorum, zira burada olmaya, bu heyecanı yaşamaya inanılmaz istekliydim. Zira burası bu üslup bir yer. Daha evvel birçok genç oyuncuya katkım oldu, artık yeni oyunculara katkım olması beni çok keyiflendiriyor. Bu da bir sonuç, bu da bir muvaffakiyet. Bunun peşinde koşmak beni heyecanlandırıyor.”

Üstün Lig’deki şampiyonluk yarışını da pahalandıran Ersun Yanal, “Üç İstanbul grubu var, Trabzonspor’un da sonuna kadar bu yarışa devam edeceğini düşünüyorum. Trabzonspor’un getirdiği nokta bence büyük muvaffakiyet. Zira onlar çok geriden geldiler ve kazanarak devam ettiler. Âlâ bir strateji yaptılar. Geçen sene yaşadıkları kırılmayı yaşamazlarsa onlar da bu işe ortak olurlar.” sözlerini kullandı.

Üstün Lig’deki tartışmalara da değinen Ersun Yanal, şu tabirleri kullandı:

“Belki eleştireceğim ancak bu yılki tertip futbolu çok yordu. Kümede kalma, düşmenin kaldırılması… Bu türlü sıkıntılar ve pandeminin bir taraftan sıkıştırdığı hayat konforu. Bir taraftan tertip sayısı, bizi epeyce yordu. Bir taraftan, yorulan bu ligde yıpranan kurumlar oldu. Hakemlik müessesi yıprananlardan bir tanesi, bence VAR konusu önemli tartışmaya açıldı. VAR’ı şöyle değerlendiriyorum. VAR birinci sefer Rusya’da uygulandığında çok heyecanlanmıştık lakin orada dünyanın en kaliteli hakemleriyle uygulandı. Bir anda VAR bugün ülkemizde herkesin soru işareti bıraktığı, hatta çok tartıştığı ‘Niye yayınlanmıyor sesler, açalım yayınlayalım, görelim, duyalım’ dediği boyuta geldi. Alınan kararlar, değişen uygulamalar, tavla oynarken oyunun kuralı değişiyor, ‘Zarlar dik gelecek.’ diyorsun, ‘Altı altı sayılmıyor.’ diyorsun. Ya da ‘Bu taşı sen kıramazsın.’ diyorsun. Birçok kuralın değiştiği, kadroların, bireylerin, hakemlerin üzüldüğü çok gerilimli periyotlar yaşadık. Pandemi bir taraftan, ekip sayıları arttığı için tertibin yoğunluğu bir taraftan, VAR bir taraftan, hayli pres yani. Bu presi yönetmek, bunun altından kalkmak kolay değildi. Çok az kaldı, umarım sağlıklı bir biçimde bitirip, dünyanın da oturup bu VAR konusunda da düşüneceği sağlıklı bir yapının kurulacağı günler inşallah yakındır.”

Dünya futbolunu da yakından takip ettiğini belirten Ersun Yanal, “Almanya ligini çok seviyorum. Üretiyorlar. Çok farklı çizgileri var. En yüksek seyirci ortalamasına sahipler. O bir keyif ve bu keyfi aldıklarını hissettiğim bir ortam var. Ondan sonra İngiltere geliyor. İspanya daha kreatif ve daha oryantal, bize daha uygun. Çok enteresan olduğunu düşündüğüm bir Portekiz ligi var. Portekiz ligindeki oyuncu kaliteleri, üslupları, hangi kalitede ne vakit çıkacağı belirli olmayan sürprizleri beni çok heyecanlandırıyor. İtalya biraz daha sert ve acımasız geliyor. Fakat şu anda değişeceğini ve etap yapacağını düşündüğüm Rusya ligi var. Orası da farklı geliyor ve değişiyor. Çok taktiksel ve çok disiplinli. Bilhassa taktik disipline çok sadık ekipler olmaya başladılar. Ukrayna ligi, Shakhtar Donetsk ve Dinamo Kiev her vakit Avrupa’da. Ve olağan bir de üreten ligler var. Üreten liglerin keyfi, onları izleyip orada yeni yıldızları görmek çok değerli. Ben Fransa’yı buna katıyorum. Fransa tahminen Paris Saint-Germain’le, Lyon’la öbür bir boyutta görünse de en çok üretenlerden biri. Belçika ve Orta Avrupa’nın, Kuzey Avrupa’nın tesiri Slovakya, Slovenya, Çekya…” biçiminde konuştu.

İşi gereği tüm ligleri takip etmek zorunda olduğunun altını çizen tecrübeli teknik adam, “Aslında baktığınızda çok kalabalık bir aile değiliz, 30 binlik kent gibiyiz. Herkes birbirini çok iyi tanıyor. Futboldan uzak kalmıyorsunuz lakin kıymetli olduğunu düşündüğüm bir ABD ligi geliyor. Liginde değişik kurallar ve uygulamalar başladı. Onları yakından takip etmek gerekiyor. ABD, bu işin membası. Bütün dünyayı saydık. Bir tek Asya kaldı. Asya’da da Japonya farklı, Premier bir lig, Kore onun ardında. Çin ligi bambaşka bir taraf, işin ekonomik ve para kazanma yeri olduğunda orası düşünülüyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Aslında en çok merak ettiğim ve orada olmak istediğim yer Katar’daki Dünya Kupası.” tabirini kullanan Ersun Yanal, şöyle devam etti:

“Katar’a gittik, statları gezdik, tesisleri gezdik, harikulâde hoş tesislerle tertibi yapmaya çalışıyorlar ancak orada bu iş nasıl olacak ve Katar bu işi nasıl planlayacak? Açıkçası çok merak ediyorum. Umarım orada olurum, orada olduğum vakit da büyük bir keyifle izleyeceğimi düşünüyorum. Lakin tertibi merak ediyorum. Oteller statların çabucak yanında, tahminen de tünellerden yürüyerek stada gidecekler. İklim kuralları ve pandemi o vakte kadar ne olacak. Alışılmış ki öncesinde Avrupa Şampiyonası var. Avrupa Şampiyonası’na İtalya ile başlayacağız. Ondan sonra oynayacağımız maçlar çok kritik. Ben iyi bir ekip olduğumuzu düşünüyorum. Avrupa’daki oyuncularımızın bizi çok iyi temsil ettiğini düşünüyorum. Fransa’da, İngiltere’de. Bilhassa artık Ozan’ın Liverpool’a transferi… Çok heyecanlandıran bir atmosfer var. Umarım uzun müddetten sonra birinci kere bu türlü bir heyecanla başlayacağımız bir Avrupa Şampiyonası’nı bekliyoruz.”

Tecrübeli teknik adam, “Kariyerinizde çalıştığınız en özel oyuncu kimdi?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Çok karakter var, çok kıymetli oyuncular var. Bir tane oyuncu var. 1996’dan 2001’e daima çalıştım, daha sonra büyük gruplarda oynadı, Yusuf Şimşek. Oyuncu kalitesi harikaydı. İnanılmaz bir yetenekti. Çok akıllıydı, çok uyanıktı, bu yetenekleriyle çok daha değerli yerlerde olmalıydı. Yusuf Şimşek bugün oynasaydı İngiltere ya da İspanya’da büyük bir grupta oynuyor olurdu. Yeniden esasen kendini kanıtlayan Arda ve Caner, bunlar kıymetli, özel oyunculardı. Yusuf Yazıcı çok farklı bir oyuncu olacak, bence daha da uzayacak daha da gidecek. Abdülkadir sakatlıklar yaşıyor, umarım çok süratli iyileşir. O da değerli bir yetenek. Birçok oyuncu var, saymakla bitmez lakin bunların içerisinde seçmek, şu oyuncu demek güç lakin Yusuf Şimşek çok farklı bir oyuncuydu. Fiziğiyle, dayanıklılığıyla, hızıyla, oyun zekasıyla kendine büyük haksızlık yapmıştır.”

Fransa’nın Lille grubunda mesleğini sürdüren Yusuf Yazıcı’ya birinci kere A grupta talih veren isim olan Yanal, başarılı oyuncuyla ilgili olarak ise, “Yusuf Yazıcı çok etap kaydedecek bir oyuncu. Zira sağlam, tekniği çok yüksek, oyun zekası çok iyi ve gole çok yakın. Her mevkiyi oynayabilir ve kişilik olarak çok değerli. Yani çok iyi düşünüyor, çok akıllı, kendine hakikat yatırım yapıyor ve bunu uzun müddet devam ettirebilecek bir karaktere sahip. Çabucak burada belirteyim, hiçbir vakit hiçbir yerde hiçbir halde rol kapmaya çalışmıyorum. Mutlaka hiç kimsenin de önüne geçmeye çalışmıyorum. Bütün çalıştığımız oyunculara kesinlikle karınca kararınca katkımız olmuştur, kısa olan da vardır, bu bir süreçtir zira ben yaptım demek çok gerçek değil. Yusuf Yazıcı bilhassa Trabzonspor’da birçok kişinin elinin değdiği bir oyuncudur ve bugün geldiği noktada çok da dayanak almıştır diğer hocalarından, ben de takviye vermişimdir.” değerlendirmesinde bulundu.

Çalıştığı öne çıkan genç oyunculardan Fenerbahçe kalecisi Altay Bayındır’a da değinen tecrübeli teknik adam, “Örneğin Altay Bayındır, bunların içerisinde mental olarak tahminen de en önde olanlardan biri. Ve kazanırsa öncelikle herkesin örnek almasını düşündüğüm mental duruşu ve davranışı yüzünden başaracaktır. Birçok dezavantajına karşın bu mental duruşu ve davranışı ona birçok avantaj kazandırmıştır. Bizim Türk oyuncularımızda eksik olduğunu düşündüğüm birçok artı Altay’da var. Bence o bu mental çalışmalarıyla birçok insanın önüne geçecektir. Bence başarılı olacaklardan biri de odur.” tabirlerini kullandı.