İşte Frank Wörmuth’un spox.com’da yer alan röportajından öne çıkanlar:
“Löw ile Fenerbahçe’de çalıştınız. Birlikte geçirdiğiniz vakti düşününce, aklınıza birinci gelen şey nedir?”
– Yalnızca birkaç gün evvel Löw bana kimsede olmayan bir fotoğraf gönderdi. O vakitler hala genç ve güzeliz. İki Türk ile bir masadayız. Bir anda Fenerbahçe’de yaşadığım her şey aklıma geldi. Aklımda en çok yer eden şey Türk zihniyetiydi. O vakitler futbolda yalnızca siyah ve beyazın olabileceğine, ortada öteki hiçbir şeyin olmayacağına inanmıştım. Şayet bir yenilgiden sonra gerçek manada hayatta kalabildiyseniz, hayatta kaldınız demekti. Sonraki gün Türkler seni tekrar olumlu bir biçimde görürdü.
“TÜRKLER LÖW’Ü ÇOK SEVDİ”
“Löw’un bu zihniyetle uzlaşması güç oldu mu?”
– Hayır, Löw çok zeki biridir. Tüm bu baskı içerisindeki sakinliğinden etkilendim. Türkiye’de çalıştığı o devir ve negatif olaylarla başa çıkma hali, mesleğinin üst çımasına çok yardımcı oldu.
“Löw, dik başlı halleriyle Türkiye’de nasıl karşılandı?”
– Her ne sebeple olursa olsun Türkler Löw’ü çok sevdi. Mecazi olarak söylüyorum; şayet bir taş atılacaksa, Löw’den öteki birini seçerlerdi.
“AZİZ YILDIRIM BENİ YENİ TRANSFER SANMIŞ”
“Peki ya sen?”
– Hayır. Ben her vakit Löw’ün gerisindeydim. Löw beni bir müdafaa kalkanına almıştı. Bir antrenör olarak daima art planda kaldım. Onun kadar tenkitlere maruz kalmadım. Açıkça söylemek gerekirse; kulüp ve etrafındaki beşerler bile benim kim olduğumu bilmezdi. Bu bahiste çok hoş bir anım var.
“Anlatsana…”
– Fenerbahçe’de vazifeye gelmemizden birkaç hafta sonra UEFA Kupası elemelerinde Göteborg ile oynayacaktık. Son idmanda sakatlık sıkıntıları nedeniyle iki tam grup için kâfi oyuncumuz yoktu. 37 yaşımda olmama karşın stoperde oynadım. Liderimiz (E.N: Aziz Yıldırım) idmanı izliyormuş, ‘Kim bu stoper? Bunu yeni mi aldık? Savunmada sahiden çok iyi’ demiş. Sonra ona Löw’ün yardımcısı olduğum söylenmiş.
“LÖW TÜRKİYE’YE GERİ DÖNEBİLİR!”
“Sezon boyunca kendiniz için de bir meslek yaptınız mı?”
– Ayrıldıktan birkaç yıl sonra Fenerbahçe’den bir yönetimci beni aradı. Şu anki kadronun fizikî açıdan formsuz olduğunu söyledi ve grubu tekrar fit hale getirmek için beni istedi. Bizim vaktimizde ekip fitmiş. Benim o devir kondisyon antrenörü olduğumu düşünmüş lakin bu hakikat değildi. Elbette bu teklifi geri çevirdim.
“Löw, Almanya’dan ayrıldıktan sonra Türkiye’ye geri dönebilir mi?”
– Kelam konusu Löw ise her şey mümkün, buna Türkiye’ye dönmek de dahil. Ancak hala ne yapacağı hakkında hiçbir fikrim yok. Bence şu an aklında Almanya’dan sonra nerede çalışacağına dair hiçbir şey yoktur, zira büsbütün EURO 2020’ye odaklanmıştır. EURO 2020 başlamadan birkaç gün evvel ona talih diledim, yanıtından sonra turnuvaya motive olduğunu anladım. Jogi motive olursa karşılıkları olağandan farklı olarak daima çok kısa olur. O andan itibaren, onunla irtibat kurmam gerekmediği sürece yalnız bırakmam gerektiğini anladım.
“BİR PARMA RAPORU YAZMIŞTIM, 10 SAYFA”
“Peki daha evvelki turnuvalarda da bu türlü miydi?”
– Evet. Almanya için çalışıyordum. Hollanda ve Ukrayna ortasında Amsterdam’da oynanan bir maçı izleyecektim. Heracles’te çalıştığım için birkaç Hollandalı oyuncuyla tanıştım. Almanya’dan da Hollanda’yı dışarıdan birliyorlardı. Esasen bu tıp müşahede hareketleri öğrenmekle alakalı değildir, daha çok teyit etmek için izlenir. Aslında evvelden çabucak hemen her şeyi biliyorsundur. Bu yüzden Jogi’ye her şeyi kısa ve öz anlattığım raporlar yazardım. Fenerbahçe’de ise Löw’e bir Parma raporu yazmıştım, tam 10 sayfaydı!
“Löw’e nasıl raporlar verirdiniz?”
– Tüm bilgilerin grubumuz için ne manaya geldiğine dair bir rapor yazdım. Öncelikle rakibin güçlü ve zayıf taraflarını değil, her şeyden öte güçlü ve zayıf istikametlerinin bizi nasıl etkileyeceğini yazardım.
“LÖW, YARDIMCILARINI DAİMA DİNLER”
“Löw yardımcılarıyla nasıl etkileşime geçerdi?”
– Löw, her vakit antrenörlerinin kelamlarını dinleyen bir teknik adam. Fenerbahçe’de de öyleydi, şu anda hala o denli. Lakin tek fark, Fenerbahçe’ye nazaran Almanya’da uzman sayısı çok daha fazla. İş dışında, Jogi tek başına olmayı çok sever. Sabah çok erken saatlerde kalkıp koşmak en büyük hobisidir.
“Önemli maçlardan evvel Löw nasıl biriydi?”
– Müspettir. Maçtan 15 dakika evvel ona rahatlıkla latife yapabilirsiniz. Bu noktada büsbütün rahattır. Zira grubunu artık hazırlamıştır ve yapacağı bir şey kalmamıştır. En azından Fenerbahçe’de, Jogi bu türlü biriydi.
“HALK YENİ YÜZLER İSTER!”
“Turnuvalarda çok gergin olması nedeniyle mi Löw, sonrasında halktan büsbütün kopuyor?”
– Bir turnuvada 6-8 hafta boyunca sonuna kadar motive oluyor. Bir turnuvadan sonra ‘Tamamen tükendim. Artık bitti ve daha fazla yanıt vermek istemiyorum.’ demişti. Buna hürmet duymak lazım. Göz önünde biri olsa bile halk onunla daima irtibatta olmamalı.
“Bu EURO 2020 onun son turnuvası olacak. Mart ayında istifasını açıkladığında şaşırdın mı?”
– Bir müddettir bu kararı verdiğini biliyordum. Şahsen, çok daha evvel istifasını vermesi gerektiğini söylemiştim. Latife yollu ‘Gitme vakti geldi’ diyordum. Medya ve halkın yeni bir yüze, yeni sloganlara muhtaçlığı vardır. Her vakit tıpkı şeyleri görmek, duymak istemezler.
“NELER BAŞARDIĞINI ANLAYACAKLAR!”
“Görev mühletini nasıl değerlendiriyorsunuz?”
– Birinci 5 turnuvasının tamamında en az yarı finale çıktı. Bu mutlak bir başarıdır! Vefatından sonra eleştirmenler muhtemelen Alman futbolu için neler başardığını anlayacaklar. Bunu arkadaşı olduğum için söylemiyorum, şahsi fikrimdir. Löw, Alman futbolunu öbür birinin yapamayacağı formda değiştirdi Löw’den evvel Alman Ulusal Kadrosu, kulüp futboluna dayandırdı. Löw bunu değiştirdi. Gelişmeler daima ulusal ekip tarafından geldi.
Sporx
