İşte Verel’in satırları:
“Büyük ümitlerle Avrupa Şampiyonası’nın birinci maçında İtalya’ya karşı alana çıktık. Rakibimiz bu maçtan evvel oynadığı 27 maçta mağlup olmamış, 12 maçta da yalnızca 1 gol yemişti. Natürel ki bu türlü bir kadroya karşı açık futbol oynamak, hele hele Roma’da kendi ismine Roma’yı yakmak olurdu. Maçın takımına baktığımızda Şenol Güneş başımızdaki birinci 11’le alana çıkmıştı. Fakat tahminen Yusuf’la Cengiz Ünder seçimini ben olsam Cengiz’den yana kullanırdım.
Fakat bahis şunun yahut bunun oynaması değildi. Birinci 45 dakika Şenol Güneş hoca maalesef beni Ulusal Kadro’da oynadığım 1975’li yıllara götürdü. O yıllarda pek fazla yabancı oyuncu, futbolumuza giriş yapmamıştı. Ve Ulusal Ekibimiz, çoğunlukla 4 büyüklerden oluşan bir takımla çıkar, çoklukla de dün akşam birinci yarıdaki taktik anlayışla 1-9-0 oynardı! Seyrettikçe gençlik yıllarımı anımsadım. Fakat inanın bu kadar da ezilmiyorduk.
Dün akşam gol yemesek de özellikle birinci yarıdaki futboldan utandık. İkinci yarıda 3 gol yememize karşın daha kişilikli oynadık. Lakin siz şunu diyebilirsiniz, “Kişiliksiz futbolla 1 puan mı, kişilikli futbolla 0 puan mı?” Onu bana değil lakin maç öncesi “Favori değiliz lakin iyi futbol oynayacağız” diyen Şenol Güneş’e sormanız lazım.”
Sporx
