“NBA’den bir takım teklifle gelirse ‘hayır’ demem”

Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman, Türkiye ve Avrupa’da hak ettiği kıymeti gördüğünü söyledi.

Mesleğinde kıymetli başarılara imza atan ve Anadolu Efes ile son yıllarda THY EuroLeague’de tepeye oynayan deneyimli başantrenör, AA muhabirlerinin sorularını yanıtladı.

Geniş kitleler tarafından sevgiyle karşılandığını aktaran Ataman, “Ben hem Türkiye’de hem Avrupa’da hak ettiğim bedeli ve saygıyı gördüğümü düşünüyorum. Spor basını ya da Türk sporunu yönetenler benim için değerli değil. Benim için kıymetli olan sokaktaki beşerler. Sokağa çıktığım anda görebiliyorum. Basketbol, futbol üzere tanınan olmamasına karşın toplumun geniş kitlelerinde çok geniş bir sevgiyle karşılaşıyorum.” dedi.

Ergin Ataman, Fenerbahçe taraftarlarından vakit zaman kendisine yönelik reaksiyonlar olduğunu lisana getirerek, “Rakip kadro taraftarlarının vakit zaman serzenişleri olabiliyor, doğal karşılıyorum. Toplumsal hayatta onlardan da çok büyük dayanak, takdir alıyorum. Bazen benim davranışlarıma kızıyorlar ancak ben buyum. Tahminen de bu kadar başarıyı bu duruşumla, hayat ideolojimle, motivasyonumla elde ediyorum. Kimilerine antipatik gelebiliyor ancak geniş kitleler tarafından takdir edildiğimi görüyorum.” diye konuştu.

Avrupa spor kamuoyu tarafından takdir edildiğini anlatan Ataman, şunları kaydetti:

“Avrupa basketbolunda öteki yabancı antrenörler neyse ben de oyum. Sonuca bakarlar, kadronuzun oyununa bakarlar. Biz Türk toplumu olarak vakit zaman ‘Biz yapamayız.’ ezikliği içinde oluyoruz. ‘Bizi daima dışlarlar.’ diye bir şey yok. Bunun en hoş örneği şu anda bütün dünyanın konuştuğu iki Türk bilim insanı. O denli büyük bir muvaffakiyete imza attılar ki dünyanın her yerinde iki bilim insanımız konuşuluyor, devlet nişanları alıyorlar. Birisi çok başarılı olduğu vakit birtakım insanlarda hafif bir kıskançlık da oluyor. Bütün dünyanın konuştuğu iki Türk bilim insanına bile Türkiye’de kuşkuyla bakıldığını bile görebiliyoruz. Konuşuluyorlar zira başarılılar, bizim için de tıpkı şey geçerli.”

Ergin Ataman, ING Basketbol Üstün Ligi’nde geçen yıllardaki heyecanın yaşanmadığını tabir etti.

Anadolu Efes olarak yer aldıkları her kulvarda önemli bir formda çabalarına devam ettiklerini vurgulayan Ataman, “Tabii ki THY EuroLeague çok değerli, Türkiye’yi en iyi formda temsil etmeye çalışıyoruz ancak Türkiye ligine de ehemmiyet veriyoruz. Ligin en fazla şampiyonluğa ulaşan gruplarından biriyiz, olağan dönemi önder bitirmeyi haftalar öncesinden garantiledik esasen. Geniş bir takımımız var, THY EuroLeague’de çok oynayan oyuncularımızı dinlendiriyoruz. Türk oyuncularımıza daha çok fırsat vermeye çalışıyoruz. Sertaç, Buğrahan, Doğuş üzere oyuncuları Türkiye liginde çok daha fazla oynatıyoruz. Onlar da iyi oynuyorlar.” biçiminde görüş belirtti.

Deneyimli başantrenör, ING Basketbol Harika Ligi’nde birçok ekibin iyi takımlara sahip olduğunu anlatarak, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Türkiye ligi şu anda maalesef geçtiğimiz yıllardaki heyecanına kavuşmadı. Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko dışında Karşıyaka, Telekom, Afyon, Beşiktaş olsun birçok grubun hoş takımları var. Lakin nedense bir heyecan göremiyorum. Geçen dönem iptal edildiğinden beri taraftarın olmaması, salonların boş olması, birçok vakit kulüplerin pandemiyle gayret ediyor olması biraz heyecanı düşürdü. Türkiye liginin izlenirliği geçmiş yıllara nazaran düştü, çok az izleniyor. Türkiye Basketbol Federasyonunun da şapkasını önüne koyup biraz düşünmesi gerekiyor. Evet şartlar sıkıntı ancak birebir şartlar THY EuroLeague’de de var. THY EuroLeague kıran kırana geçiyor ve Avrupa’da olduğu üzere Türkiye’de de daha fazla takip ediliyor. Bu gerçeklerden kaçmadan, bu heyecanı yükseltmek için uğraş sarf edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Onu da yapması gereken bu ligi yöneten federasyon.”

Ergin Ataman, daha evvel vazife yaptığı Galatasaray’ın ING Basketbol Harika Ligi’nde küme düşmeme uğraşı vermesinin üzücü olduğunu lisana getirdi.

Sarı-kırmızılı grupta lig ve Avrupa Kupası şampiyonluğu yaşadığını hatırlatan Ataman, şöyle konuştu:

“Türk sporunun lokomotifi olan kulüplerin, hele Galatasaray üzere basketbolu Türkiye’ye getiren bir kulübün bu durumda olması üzücü. Ben Galatasaray idaresinin yapmış olduğu yanlışlar nedeniyle buraya gelindiğini düşünüyorum. Sonuçta yıllardır Galatasaray’da baş aşağı giden bir basketbol şubesi var. Hiçbir idare de buna kâfi derecede müdahalede bulunamadı. Daima maddi bahisler konuşuldu ancak bugün Galatasaray’ın ayırmış olduğu bütçe oranında öbür kulüplerin çok daha başarılı olduğunu görüyorum. Karşıyaka olsun, Afyon olsun çok düşük bütçeleri var. Burada ben Galatasaray idaresinin basketbolu dışlaması, bir üvey evlat muamelesi yapması… Evet şu son vakitlerde ekip küme düşmesin diye üzerine düşülüyor fakat keşke bu en başından yapılsaydı.”

Deneyimli başantrenör, Galatasaray’da dönem başında panik oluştuğunu anlatarak, “Son iki dönemde tahminen geçmiş yıllardaki muvaffakiyetleri yakalayamamıştı fakat ligde birinci 4-5 içinde yer alıyordu. Bu dönem başında bir panik yaşandı ve o bir türlü giderilemedi. Dönem başında benim en çekindiğim gruplardan biri Galatasaray’dı. Galatasaray’ın bu hale gelmesi benim için çok büyük bir sürpriz. Dönem içinde 10-12 oyuncu değiştirdiler, bir sürü antrenör değiştirdiler. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş üzere kulüpler Türk sporunun olmazsa olmazı, onların argümanlı olmaları hepimizi üst çeker. Buna bir formül bulmak zorundalar. İnşallah düşmezler de önümüzdeki dönem bir formül üretirler diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman, Beşiktaş Icrypex’te forma giyen genç oyuncular Alperen Şengün, Furkan Haltalı, Sadık Buyruk Kabaca ve Şehmus Hazer’in Türk basketbolunun geleceği olduğunu söyledi.

Bu oyuncuların faaliyetlerine son veren Bandırma Kulübünde yetiştiğini anlatan Ataman, “Beşiktaş’ın gençleri Türk basketbolunun geleceğini teşkil ediyor. Fakat bu oyuncular altı aydır Beşiktaş’ta oynuyor. Bandırma Kulübünün yıllarca yapmış olduğu yatırımın karşılığında Türk sporuna kazandırdığı gençler. Beşiktaş da Bandırma’nın kapanmasının akabinde çok akıllı bir atılım yaparak hepsini aldı, çocukları ortada bırakmadı. Beşiktaş idaresini, Ahmet Parıltı Çebi’yi, basketbol şubesini tebrik etmek lazım. Lakin burada aslan hissesini Bandırma Kulübüne veriyorum.” sözlerini kullandı.

Spor topluluğunun Bandırma Kulübünün kapanmasına pürüz olamadığını belirten deneyimli başantrenör, “Hep atlet fabrikalarından bahseden bir ülkeyiz. Fakat basketbolun en büyük fabrikasının kapanmasına hiçbirimiz mani olamadık. Basketbol Federasyonu da sporu yönetenler de biz spor adamları da sponsorlar da buna mani olamadık. Bandırma Kulübü kapanmasaydı Alperen, Şehmus, Sadık, Furkan üzere birçok oyuncu daha fabrikadan yetişmeye devam edecekti. Vakit içinde bu çocukların bir kısmı NBA’e gidebilir. Bilhassa Alperen, Şehmus, Furkan. Bu çocukların hepsini takdir ediyorum. Şu anda bizim hiçbir Türk oyuncuyla ilgili transfer teşebbüsümüz yok. Bu çocuklar THY Avrupa Ligi düzeyine geldiği vakit biz de onları takımımızda görmekten memnunluk duyarız.” diye konuştu.

Ergin Ataman, A Ulusal Basketbol Ekibi’nde son devirde düşüş yaşandığını lisana getirerek, “Hep Türk basketbolunun Avrupa’nın en değerli ekollerinden biri olduğunu söylüyoruz. Kulüpler seviyesinde bakıldığında son yıllarda bu türlü. Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko, THY EuroLeague’nin en kıymetli kadroları ortasında. Karşıyaka ve Telekom, Şampiyonlar Ligi’nde başarılı oldu. Geçmiş yıllarda Galatasaray ve Darüşşafaka, Avrupa Kupası’nı kazandı. Lakin maalesef ulusal kadrolar olarak son yıllarda çok önemli bir düşüş yaşadık. Dünya klasmanında, Avrupa klasmanında aşağı gerçek gitmeye başladık. Son yıllarda aldığımız bu sonuçlar Türk basketboluna yakışmıyor.” formunda görüş belirtti.

A Ulusal Kadro’da daima bir geçiş devrinden bahsedildiğini aktaran Ataman, “Milli gruplarda daima geçiş süreçlerini konuşursak o vakit sonuç gelmez. Evet 1-2 yıllık kuşak değişiklikleri olur lakin bu bu türlü yıllarca, her şampiyonada olmaz. Bu, gerçekleri görmemeniz manasına gelir. Son 3-4 yılda yapılanmada çok önemli yanlışlar yapıldığını düşünüyorum. Artık yeni bir ulusal ekip oluştu, ben başarılı da olabileceğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Bilhassa genç oyuncuların ulusal kadroya kıymetli bir dinamizm getirdiğini vurgulayan Ataman, şunları kaydetti:

“Bunların başında Alperen, Şehmus geliyor. NBA’deki oyuncularımız Avrupa’nın en kıymetli oyuncuları haline geldi. Sertaç, THY EuroLeague’nin en değerli uzunlarından biri oldu. Melih, Buğra katkı veriyor. Ulusal grubun elinde 9-10 kişilik, gerçekten çok üst seviye rotasyon olabilecek bir takım oluştu. Başlarında da deneyimli Orhun Ene var. Basketbol Federasyonunun da gençleştirme, geçiştirme ideolojisinden vazgeçip artık sonuca odaklanması lazım. Bu ulusal ekibin olimpiyatları sonuna kadar zorlaması lazım. Rakipler güçlü lakin biz de güçlüyüz. Avrupa Şampiyonası’nda ulusal grubumuzun madalya kazanması, en azından yarı final oynaması gerekiyor. Ulusal ekibimizin dörtlü bir kümede yalnızca bir grubu geride bırakarak Avrupa Şampiyonası’na kaldığını görüyoruz. Bunların bir muvaffakiyet olarak lanse edilmemesi gerekiyor. Türk Ulusal Kadrosu’nun bu kümeden haftalar, aylar öncesinden birinci olarak şampiyonaya gitmesi gerekiyordu. Bu nesil değişikliği en son 2014 Dünya Şampiyonası periyodunda Cedi Osman, Furkan, Melih üzere oyuncularla yapılmıştı. Ortadan 7 yıl geçti, artık sonuç gelmesi gerekiyor. Ben açıkçası ulusal ekip teknik takımına, oyuncu takımına çok güveniyorum.”

Ergin Ataman, NBA’den bir teklif gelmesi durumunda değerlendireceğini tabir etti.

Daha evvel Avrupa’dan NBA’ye giden Avrupalı antrenör olmadığını belirten Ataman, “NBA’den bir ekip teklifle gelirse ‘Hayır’ demem. Kendime güvenen bir beşerim. Avrupa basketbolunun artık NBA’i yakaladığını, NBA ayarında bir gayretin olduğunu düşünüyorum. Bundan çekinmem için hiçbir sebep yok. Avrupa’dan NBA’e giden Avrupalı antrenör yok, bugüne kadar bu türlü bir şey olmamış. Gelen olursa, oturur konuşuruz.” diye konuştu.

“Spor benim için iş değil hayat tarzı”

Ergin Ataman, her alanda kendisini geliştirmeye çalıştığını lisana getirerek, “Hayatı seviyorum, yaşamayı seviyorum, her bahisle alakam var. Toplumsal olayları, dünya siyasetini, ekonomiyi takip ediyorum. Bu türlü olunca her bahiste fikir sahibi olabiliyorum. Sporun her branşını takip etmeye çalıyorum. Voleybolu, Formula 1 yarışını, hoş bir tenis maçı olduğu vakit takip ediyorum. Basketbola iş olarak bakmıyorum, ailemizin bir ömür formu. Genelde konutta çalışıyorum, rakip tahlillerini yapıyorum. Oğlum doğduğu andan beri basketbol alanlarının içinde. Spor benim için iş değil hayat stili. Tatildeyken de basketbol konuşuyorum, izliyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Televizyondaki dizileri takip etmediğini vurgulayan deneyimli başantrenör, “Türkiye’de dizi bahislerinin hoşuma gittiğini söyleyemem. Bir toplumun algısının, medeniyetinin yükselmesi, yayın organlarının da yönlendirmesiyle oluyor. Vurdulu, kırdılı, eşkıyalı dizileri görüyorum. Oğlumun izlemesini istemiyorum. Dijital platformlardan klasik sinemaları, spor belgesellerini takip ediyorum.” tabirlerini kullandı.

Ataman, ABD’li efsane basketbolcu Michael Jordan’ın Chicago Bulls ekibindeki periyodunu mevzu olan The Last Dance belgesel dizisini çok beğendiğini anlatarak, kelamlarına şöyle devam etti:

“Bu, 100 üzerinden 95 vereceğim bir belgesel. Yalnızca işin basketbol kısmını göstermiyor, bir grubun oluşmasında içeride yaşananlar, idare, antrenör, oyuncuların iç dünyaları… Sizler yalnızca alandaki oyunu görebiliyorsunuz fakat soyunma odası, oyuncuların hayatı o kadar değerli ki. Last Dance son yıllarda benim izlediğim en kaliteli spor belgeseli. Beni de çok etkiledi. Koleksiyonumda eksik olan kupaya kavuşursam ben de bir Ergin Ataman belgeseli yapmayı düşünüyorum. Muvaffakiyete ulaşan kulüplerin, insanların kesinlikle bu muvaffakiyetin nasıl geldiğini arşivlemeleri gerekiyor. Bende de Last Dance belgeselinin ufuk açtığını söyleyebilirim. Yakın vakitte benim de bu türlü bir planım var.”

Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman, “Elinizde bir imkan olsa neyi değiştirmek isterdiniz?” sorusuna, “Bir imkanım olsa ülkemizdeki bu gerginliğin bitirilmesini isterim. Ben televizyonu açtığımda her akşam bir gerginlik var. Avrupa’ya gittiğim vakit bu türlü bir gerginlik görmüyorum. Az evvel ‘Avrupa’da çok büyük hürmet görüyorum.’ dedim ancak İtalya’ya, İspanya’ya giderken vize almak zorundayım. Kapıda pasaport polisinin ‘Buraya niçin geldin, kaç gün kalacaksın?’ sorularına yanıt vermek zorundayım. Artık bunların çözülmesini istiyorum.” cevabını verdi.

Ataman, salgın periyodunda rahatsızlık duyduğu bir husus olduğunu vurgulayarak, “Biz yurt dışına gittiğimiz vakit o ülkenin kurallarına uyuyoruz. Türkiye’de bakıyorsunuz birçok vatandaşımız kısıtlama olan saatlerde sokağa çıkamazken, binlerce yabancı insan sokaklarda cirit atıyor. Elini kolunu sallayarak Türkiye’ye girebiliyorlar. O vakit da en çok olay sayısına sahip ülke durumuna geliyoruz. Devletin aldığı önlemlerin gerisindeyim, bu önlemlere uyulması gerektiğini düşünüyorum. Lakin bu bahiste da Türk vatandaşlarıyla yabancıların birebir statüde olması gerektiğini düşünüyorum.” sözlerini kullandı.